Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
1- AKLIN DİNÎ SORUMLULUKTAKİ YERİ VE ÖNEMİ
Akıl: Arapça bir kelime olup bağlamak, alıkoymak, korumak anlamlarına gelir.
Mükellef: Allah'ın emir ve yasaklarından sorumlu (yükümlü) olan kişilere denir. Mükellef olmak için akıl sahibi ve ergenlik çağına ulaşmış olmak gerekir.
İnsan, akıl ve irade sahibi olduğu için diğer canlılardan farklıdır.
İnsanın mükellef(sorumlu) bir varlık olmasının sebepleri:
1- İnsanın akıl sahibi olması
2- Bu aklıyla iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırma işini yapacak iradeyi (seçmek) sergilemesi
İnsanın Allah katında sorumlu olduğu durumlar:
1- Allah'ın varlığına, birliğine ve diğer iman esaslarına (imanın altı şartına) inanmak
2- Allah'ın emir ve yasaklarına uymak, ibadetlerini yapmak
3- Güzel ahlaki davranışlar sergilemek
Allah katında mükellef (dinî sorumluluğu) olmayanlar:
1- Ergenlik çağına ulaşmamış çocuklar
2- Aklî dengesi yerinde olmayanlar
2- KUR'AN AKLIMIZI KULLANMAMIZI İSTER
- Kur'an akla büyük önem verir; insanın aklıyla düşünmesini, araştırmasını ve doğruya ulaşmasını ister. Kur'an'daki bir çok ayette "Düşünmez misiniz, aklınızı kullanmıyor musunuz, anlamaz mısınız" gibi ifadeler, insanı düşünmeye ve aklını kullanmaya çağırır.
Ayet: "Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır." (Rad suresi, 4. ayet)
- Kur'an'da insanın yeryüzünde gezip dolaşması, olayları yerinde incelemesi, aklıyla temellendirmesi ve Allah'ın varlığını, birliğini aklıyla kavraması istenmektedir.
Ayet: "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde, düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini ispatlayan) bir çok deliller vardır. (Bakara suresi, 164. ayet)
- Kur’an-ı Kerim’de, evrendeki düzenli işleyiş konusunda bilgiler verilir. Ay’ın, Güneş’in, gezegenlerin uyumlu bir şekilde hareket ettiği vurgulanır. Gece ile gündüzün birbirini takip etmesi, yağmurun yağması gibi olaylara dikkat çekilir. Allah’ın; dağları, denizleri, ırmakları, bitkileri ve hayvanlarıyla yeryüzünü kusursuz bir şekilde yarattığı belirtilir. İnsanın bunlar üzerinde düşünmesi ve aklını kullanması istenir. Böylece insan aklıyla, bilinçli bir şekilde Allah’ın varlığını ve gücünü kavramaya çağrılır.
Kur'an'ın aklımızı kullanmamızı istemesinin nedenleri:
1- Allah'ın varlığını ve birliğini kavramak
2- Allah'ın verdiği nimetlerin değerini anlamak
3- İyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı birbirinden ayırmak ve bu sayede yararlı ile zararlı olanın farkına varmak
4- Zorluklarla mücadele edebilmek
5- Kendimizi her konuda geliştirmek ve üretken olmak
6- Hayatı kolaylaştırmak
3- KUR'AN DOĞRU BİLGİYE ÖNEM VERİR
Doğru bilgi: Gerçek, güvenilir ve kesin olan, zan ve tahmine dayalı olmayan bilgilere doğru bilgi denir.
Kur'an'da doğru bilginin önemi:
1- Sözlerimizin, tercihlerimizin ve davranışlarımızın doğru olabilmesi için bilgilerimizin de doğru ve güvenilir olması gerekir.
2- Doğru bilgi inancı güçlendirir. Bu sayede insan Rabbine daha çok yaklaşır.
3- Kur'an; doğru bilgiye ulaşmayı teşvik eder, doğru bilgiye ulaşmanın yollarını açıklar ve bu konuda aklımızı, duyularımızı kullanmamızı ister.
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür." (Zümer suresi, 9. ayet)
Kur'an'da şüpheli bilgilerden sakınma: Kur'an-ı Kerim şüpheli bilgilerden uzak durulmasını ister.
"Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur." (İsra suresi, 36. ayet)
“Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat suresi, 6. ayet)
Doğruluğu kesin olmayan haber ve bilgilere göre davranmak, toplumda huzur ve barışı zedeler, insanlar arasında sevgi, saygı ve güveni azaltır.
“Kur’an’ı öğrenin, çünkü o sözlerin en güzelidir. Onda anlayışınızı derinleştirip kavrayışınızı genişletin. Çünkü o kalplerin baharıdır, nuruyla şifa bulun, zira o gönüllerin şifasıdır. Onu en güzel okuyuşla okuyun..." Hz. Ali
4- KUR'AN'DA BİLGİ EDİNME YOLLARI
Kur'an'da bilgi edinme yolları üçtür: Duyu organları, akıl, vahiy.
1- Duyular:
İnsan; görme, duyma, tat alma, dokunma ve koklama duyularıyla bilgi edinir. Kur'an insanları doğayı gözlemlemeye, yaratılan güzellikleri görmeye, evrendeki düzeni fark etmeye davet ederek insanın bunlar üzerine düşünmesini ve doğru bilgiye ulaşmasını ister. Duyularını ve aklını kullanmayanları ise "Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir." (Bakara, 18.) diyerek kınar.
Konuyla ilgili ayetler:
1- “O ki birbiri ile ahenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah’ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir.” (Mülk suresi, 3.-4. ayetler)
2- “Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiştir? Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir? Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır?” (Gâşiye suresi, 18.-20. ayetler)
3- "Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi? Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?" (Beled suresi, 8.-10. ayetler)
4- “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra suresi, 36. ayet)
2- Akıl:
Kur'an'a göre insan aklıyla doğru bilgiye ulaşabilir, hatta aklıyla Allah'ın varlığının bilgisini bulabilir. Örneğin Hz. İbrahim (a.s.) aklını kullanarak Allah'ın varlığı bilgisine ulaşmıştır. Bu yüzden Kur'an aklımızı kullanarak düşünmemizi, araştırmamızı ve doğru bilgiye ulaşmamızı ister.
Konuyla ilgili ayetler:
1- "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde akıl sahipleri için gerçekten açık ibretler (ayetler) vardır." (Al-i imran suresi, 190. ayet)
2- “Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin ve (Kur’an’ı) dinlediğiniz hâlde ondan yüz çevirmeyin. İşitmedikleri hâlde, ‘İşittik.’ diyenler gibi de olmayın. Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar ve dilsizlerdir." (Enfal suresi, 20.-22. ayetler)
3- Vahiy:
Vahiy nedir: Allah tarafından peygamberlere gönderilen emir, yasak, öğüt ve bilgilerin tümüne vahiy denir. Vahiy, ilahî kaynaklı olduğu için kesin ve doğru bilgiler içerir. www.huseyinarasli.com
Vahyin bilgi verdiği konular: Vahiy, akıl ve duyularla elde ettiğimiz bilgilerin yanı sıra bunlarla ulaşamadığımız konularda da bilgiler verir. Allah'ın varlığı ve birliği, isimleri, sıfatları, melekler, kutsal kitaplar, peygamberler, ahiret hayatı, kader-kaza, ibadetler (namaz, oruç, hac, zekat ...), evrenin yaratılışı, toplumsal hayata ilişkin hükümler vb vahyin bilgi verdiği konulardandır.
Konuyla ilgili ayetler:
1- "İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akıbet, takva sahiplerinindir." (Kasas suresi, 83. ayet) Bu vahiy, evrenin yaratılışı ve ahiret hakkında bilgiye örnektir.
2- "Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir." (A'raf suresi, 54. ayet) Bu vahiy, evrenin yaratılışı hakkında bilgiye örnektir.
Akıl-vahiy ilişkisi: Dinin hükümleriyle aklın hükümleri birbirini destekler. Kur’an’ın getirdiği ilkeler, akla uygundur. Çünkü aklı yaratan da, vahyi gönderen de Allah’tır.
Akıl-duyular ilişkisi: Akıl, duyularla elde edilen bilgileri değerlendirir. Olaylar arasında bağlantılar kurar. Ulaştığı sonuçlardan yeni bilgiler üretir.
5. BİLGİ TAASSUBU ÖNLER
Taassup: Bir görüşe, bir inanca körü körüne aşırı derecede bağlanıp ondan başkasını kabul etmemek taassuptur. Buna bağnazlık da denir.
Taassup sahibi bir insan;
• Başkalarının inanç, düşünce ve görüşlerine saygı göstermez
• Diğer görüşlerin doğru ve gerçeklik payı olduğunu kabul etmez
• Sadece kendi düşüncesini doğru, tartışılmaz ve kesin olarak kabul eder
• Kendi fikir, kanaat ve inançlarını zorla başkalarına kabul ettirmeye çalışır
Taassubun nedenleri:
1- Eğitimsizlik, cahillik, bilgisizlik
2- Körü körüne taklit etmek
3- Aklı kullanmamak
Taassubun zararları:
a) Bireysel:
- Bağnaz insan dış dünyaya kapalıdır
- Başkalarının fikirlerini, görüşlerini dinlemez
- Her türlü yeniliğe karşıdır
- Kendisini geliştiremez
b) Toplumsal:
- Toplumdaki sevgiyi, kaynaşmayı, yardımlaşmayı zedeler
- Barış ve huzur ortamına zarar verir
- Hoşgörü ortamını zedeler
Taassuptan kurtulma yolları:
İslam dini körü körüne taklidi ve taassubu; okuma, araştırma, düşünme ve sorgulama gibi eylemlerle kaldırmayı hedefler. İnsanları bilgi sahibi olmaya teşvik eder. Taassubun ortadan kaldırılması ancak bilgiyle olur. Düşünen, sorgulayan ve araştıran insan ön yargılarından uzaklaşır. Kişi, doğru bilgiyle başkalarının düşünce ve davranışlarını taklit etmez. Bilgisiyle kendi düşünce ve davranışlarını muhakeme eder. Bir düşünceyi, inancı araştırıp anlayarak kabullenir. Bu şekilde bilinçli davranışlar geliştirir.
Hikaye:
“Karganın biri seke seke yürüyen güzel bir keklik görmüş. Kekliğin güzelliğine
ve alımlı yürüyüşüne hayran olmuş. Kekliği sürekli izlemeye başlamış. Tek gayesi keklik gibi olmakmış. Keklik bu durumdan rahatsız olmaya başlamış ve ‘Ne kadar benzerse benzesin, hiçbir şey aslı gibi gerçek olamaz. Çaban boşunadır. Bu durumdan vazgeç.’ demiş. Fakat karga bir türlü vazgeçmemiş ama keklik gibi yürümeyi de öğrenememiş. Zavallı karga kendi yürüyüşünü de unutmuş. Herkese karşı gülünç duruma düşmüş.”
Beydaba, Kelile ve Dimne
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 25 ve madde 26: “ Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir…”
“Onlara, ‘Allah’ın indirdiğine uyun.’ denildiği zaman onlar, ‘Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız.’ derler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamışlarsa?” (Bakara suresi, 170. ayet)
“Onlar bir kötülük yaptıkları zaman, ‘Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti.’ derler. De ki: Allah kötülüğü emretmez. Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?” (A'raf suresi, 28. ayet)
“Akıl gibi zenginlik, bilgisizlik gibi yoksulluk, edep gibi miras, danışmak gibi dayanak olamaz.” Hz. Ali
“Her kimse ki onda ilim yoktur, suyu olmayan şehir gibidir..” Hacı Bektaş Veli
Tarih: 2016-05-06 06:36:18 Kategori: Din
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Kuranda Akıl Ve Bilgi Nedir
Akıl: Arapça bir kelime olup bağlamak, alıkoymak, korumak anlamlarına gelir.
Mükellef: Allah'ın emir ve yasaklarından sorumlu (yükümlü) olan kişilere denir. Mükellef olmak için akıl sahibi ve ergenlik çağına ulaşmış olmak gerekir.
İnsan, akıl ve irade sahibi olduğu için diğer canlılardan farklıdır.
İnsanın mükellef(sorumlu) bir varlık olmasının sebepleri:
1- İnsanın akıl sahibi olması
2- Bu aklıyla iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırma işini yapacak iradeyi (seçmek) sergilemesi
İnsanın Allah katında sorumlu olduğu durumlar:
1- Allah'ın varlığına, birliğine ve diğer iman esaslarına (imanın altı şartına) inanmak
2- Allah'ın emir ve yasaklarına uymak, ibadetlerini yapmak
3- Güzel ahlaki davranışlar sergilemek
Allah katında mükellef (dinî sorumluluğu) olmayanlar:
1- Ergenlik çağına ulaşmamış çocuklar
2- Aklî dengesi yerinde olmayanlar
2- KUR'AN AKLIMIZI KULLANMAMIZI İSTER
- Kur'an akla büyük önem verir; insanın aklıyla düşünmesini, araştırmasını ve doğruya ulaşmasını ister. Kur'an'daki bir çok ayette "Düşünmez misiniz, aklınızı kullanmıyor musunuz, anlamaz mısınız" gibi ifadeler, insanı düşünmeye ve aklını kullanmaya çağırır.
Ayet: "Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler, bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. (Böyle iken) yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır." (Rad suresi, 4. ayet)
- Kur'an'da insanın yeryüzünde gezip dolaşması, olayları yerinde incelemesi, aklıyla temellendirmesi ve Allah'ın varlığını, birliğini aklıyla kavraması istenmektedir.
Ayet: "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde, düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini ispatlayan) bir çok deliller vardır. (Bakara suresi, 164. ayet)
- Kur’an-ı Kerim’de, evrendeki düzenli işleyiş konusunda bilgiler verilir. Ay’ın, Güneş’in, gezegenlerin uyumlu bir şekilde hareket ettiği vurgulanır. Gece ile gündüzün birbirini takip etmesi, yağmurun yağması gibi olaylara dikkat çekilir. Allah’ın; dağları, denizleri, ırmakları, bitkileri ve hayvanlarıyla yeryüzünü kusursuz bir şekilde yarattığı belirtilir. İnsanın bunlar üzerinde düşünmesi ve aklını kullanması istenir. Böylece insan aklıyla, bilinçli bir şekilde Allah’ın varlığını ve gücünü kavramaya çağrılır.
Kur'an'ın aklımızı kullanmamızı istemesinin nedenleri:
1- Allah'ın varlığını ve birliğini kavramak
2- Allah'ın verdiği nimetlerin değerini anlamak
3- İyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı birbirinden ayırmak ve bu sayede yararlı ile zararlı olanın farkına varmak
4- Zorluklarla mücadele edebilmek
5- Kendimizi her konuda geliştirmek ve üretken olmak
6- Hayatı kolaylaştırmak
3- KUR'AN DOĞRU BİLGİYE ÖNEM VERİR
Doğru bilgi: Gerçek, güvenilir ve kesin olan, zan ve tahmine dayalı olmayan bilgilere doğru bilgi denir.
Kur'an'da doğru bilginin önemi:
1- Sözlerimizin, tercihlerimizin ve davranışlarımızın doğru olabilmesi için bilgilerimizin de doğru ve güvenilir olması gerekir.
2- Doğru bilgi inancı güçlendirir. Bu sayede insan Rabbine daha çok yaklaşır.
3- Kur'an; doğru bilgiye ulaşmayı teşvik eder, doğru bilgiye ulaşmanın yollarını açıklar ve bu konuda aklımızı, duyularımızı kullanmamızı ister.
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür." (Zümer suresi, 9. ayet)
Kur'an'da şüpheli bilgilerden sakınma: Kur'an-ı Kerim şüpheli bilgilerden uzak durulmasını ister.
"Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur." (İsra suresi, 36. ayet)
“Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat suresi, 6. ayet)
Doğruluğu kesin olmayan haber ve bilgilere göre davranmak, toplumda huzur ve barışı zedeler, insanlar arasında sevgi, saygı ve güveni azaltır.
“Kur’an’ı öğrenin, çünkü o sözlerin en güzelidir. Onda anlayışınızı derinleştirip kavrayışınızı genişletin. Çünkü o kalplerin baharıdır, nuruyla şifa bulun, zira o gönüllerin şifasıdır. Onu en güzel okuyuşla okuyun..." Hz. Ali
4- KUR'AN'DA BİLGİ EDİNME YOLLARI
Kur'an'da bilgi edinme yolları üçtür: Duyu organları, akıl, vahiy.
1- Duyular:
İnsan; görme, duyma, tat alma, dokunma ve koklama duyularıyla bilgi edinir. Kur'an insanları doğayı gözlemlemeye, yaratılan güzellikleri görmeye, evrendeki düzeni fark etmeye davet ederek insanın bunlar üzerine düşünmesini ve doğru bilgiye ulaşmasını ister. Duyularını ve aklını kullanmayanları ise "Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir." (Bakara, 18.) diyerek kınar.
Konuyla ilgili ayetler:
1- “O ki birbiri ile ahenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah’ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun? Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir.” (Mülk suresi, 3.-4. ayetler)
2- “Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiştir? Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir? Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır?” (Gâşiye suresi, 18.-20. ayetler)
3- "Biz onun için iki göz, bir dil ve iki dudak var etmedik mi? Biz ona eğri ve doğru iki yolu da göstermedik mi?" (Beled suresi, 8.-10. ayetler)
4- “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra suresi, 36. ayet)
2- Akıl:
Kur'an'a göre insan aklıyla doğru bilgiye ulaşabilir, hatta aklıyla Allah'ın varlığının bilgisini bulabilir. Örneğin Hz. İbrahim (a.s.) aklını kullanarak Allah'ın varlığı bilgisine ulaşmıştır. Bu yüzden Kur'an aklımızı kullanarak düşünmemizi, araştırmamızı ve doğru bilgiye ulaşmamızı ister.
Konuyla ilgili ayetler:
1- "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde akıl sahipleri için gerçekten açık ibretler (ayetler) vardır." (Al-i imran suresi, 190. ayet)
2- “Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne itaat edin ve (Kur’an’ı) dinlediğiniz hâlde ondan yüz çevirmeyin. İşitmedikleri hâlde, ‘İşittik.’ diyenler gibi de olmayın. Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar ve dilsizlerdir." (Enfal suresi, 20.-22. ayetler)
3- Vahiy:
Vahiy nedir: Allah tarafından peygamberlere gönderilen emir, yasak, öğüt ve bilgilerin tümüne vahiy denir. Vahiy, ilahî kaynaklı olduğu için kesin ve doğru bilgiler içerir. www.huseyinarasli.com
Vahyin bilgi verdiği konular: Vahiy, akıl ve duyularla elde ettiğimiz bilgilerin yanı sıra bunlarla ulaşamadığımız konularda da bilgiler verir. Allah'ın varlığı ve birliği, isimleri, sıfatları, melekler, kutsal kitaplar, peygamberler, ahiret hayatı, kader-kaza, ibadetler (namaz, oruç, hac, zekat ...), evrenin yaratılışı, toplumsal hayata ilişkin hükümler vb vahyin bilgi verdiği konulardandır.
Konuyla ilgili ayetler:
1- "İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akıbet, takva sahiplerinindir." (Kasas suresi, 83. ayet) Bu vahiy, evrenin yaratılışı ve ahiret hakkında bilgiye örnektir.
2- "Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istiva eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah'tır. Bilesiniz ki yaratmak da emretmek de O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir." (A'raf suresi, 54. ayet) Bu vahiy, evrenin yaratılışı hakkında bilgiye örnektir.
Akıl-vahiy ilişkisi: Dinin hükümleriyle aklın hükümleri birbirini destekler. Kur’an’ın getirdiği ilkeler, akla uygundur. Çünkü aklı yaratan da, vahyi gönderen de Allah’tır.
Akıl-duyular ilişkisi: Akıl, duyularla elde edilen bilgileri değerlendirir. Olaylar arasında bağlantılar kurar. Ulaştığı sonuçlardan yeni bilgiler üretir.
5. BİLGİ TAASSUBU ÖNLER
Taassup: Bir görüşe, bir inanca körü körüne aşırı derecede bağlanıp ondan başkasını kabul etmemek taassuptur. Buna bağnazlık da denir.
Taassup sahibi bir insan;
• Başkalarının inanç, düşünce ve görüşlerine saygı göstermez
• Diğer görüşlerin doğru ve gerçeklik payı olduğunu kabul etmez
• Sadece kendi düşüncesini doğru, tartışılmaz ve kesin olarak kabul eder
• Kendi fikir, kanaat ve inançlarını zorla başkalarına kabul ettirmeye çalışır
Taassubun nedenleri:
1- Eğitimsizlik, cahillik, bilgisizlik
2- Körü körüne taklit etmek
3- Aklı kullanmamak
Taassubun zararları:
a) Bireysel:
- Bağnaz insan dış dünyaya kapalıdır
- Başkalarının fikirlerini, görüşlerini dinlemez
- Her türlü yeniliğe karşıdır
- Kendisini geliştiremez
b) Toplumsal:
- Toplumdaki sevgiyi, kaynaşmayı, yardımlaşmayı zedeler
- Barış ve huzur ortamına zarar verir
- Hoşgörü ortamını zedeler
Taassuptan kurtulma yolları:
İslam dini körü körüne taklidi ve taassubu; okuma, araştırma, düşünme ve sorgulama gibi eylemlerle kaldırmayı hedefler. İnsanları bilgi sahibi olmaya teşvik eder. Taassubun ortadan kaldırılması ancak bilgiyle olur. Düşünen, sorgulayan ve araştıran insan ön yargılarından uzaklaşır. Kişi, doğru bilgiyle başkalarının düşünce ve davranışlarını taklit etmez. Bilgisiyle kendi düşünce ve davranışlarını muhakeme eder. Bir düşünceyi, inancı araştırıp anlayarak kabullenir. Bu şekilde bilinçli davranışlar geliştirir.
Hikaye:
“Karganın biri seke seke yürüyen güzel bir keklik görmüş. Kekliğin güzelliğine
ve alımlı yürüyüşüne hayran olmuş. Kekliği sürekli izlemeye başlamış. Tek gayesi keklik gibi olmakmış. Keklik bu durumdan rahatsız olmaya başlamış ve ‘Ne kadar benzerse benzesin, hiçbir şey aslı gibi gerçek olamaz. Çaban boşunadır. Bu durumdan vazgeç.’ demiş. Fakat karga bir türlü vazgeçmemiş ama keklik gibi yürümeyi de öğrenememiş. Zavallı karga kendi yürüyüşünü de unutmuş. Herkese karşı gülünç duruma düşmüş.”
Beydaba, Kelile ve Dimne
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 25 ve madde 26: “ Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz. Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir…”
“Onlara, ‘Allah’ın indirdiğine uyun.’ denildiği zaman onlar, ‘Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız.’ derler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamışlarsa?” (Bakara suresi, 170. ayet)
“Onlar bir kötülük yaptıkları zaman, ‘Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti.’ derler. De ki: Allah kötülüğü emretmez. Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?” (A'raf suresi, 28. ayet)
“Akıl gibi zenginlik, bilgisizlik gibi yoksulluk, edep gibi miras, danışmak gibi dayanak olamaz.” Hz. Ali
“Her kimse ki onda ilim yoktur, suyu olmayan şehir gibidir..” Hacı Bektaş Veli
Tarih: 2016-05-06 06:36:18 Kategori: Din
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx